31.08.2012

Alemi Derinden Sarsacağız!



 
Semtimiz, İstanbul'un güzide, yoksul bir mahallesindedir. Ama öyle filmlerdeki, dizilerdeki gibi şen şakrak değil. Kavgası, dövüşü eksik olmaz. Zaten o semtleri nereden buluyorlar da, amcıklar, dizi yapıyorlar hiç kafam basmaz. Dedikodusu, fitnesi, fesadı...gırla. Ama yine de severiz semtimizi. Güzide semtimizin güzide delikanlılarıyız sonuçta. Afili falan da değiliz, ayrıca o lafa gıcık oluruz.
Neyse, eğer bir gün böyle bir semte gelirseniz, bir köşe başında görebilirsiniz bizi. Elimizde cigaralık, zaten allahın emri, kafamızda türlü hüzün. Kerim türkü söyler. Sesi bi yanıktır bi de picin.
Rıfat var, tilki. Yanık olduğu bi manita var, anladın mı, hatun buna pas vermiyor. Hatun dediysek yenge. Yenge dediysek, orospu bir gün buna “Dolanma lan peşimde, serseri!” demiş. Bizim lavuk da o “serseri!” lafına içerlemiş. Her akşam bizle cigaralıkta. Tevfik var sonra. Lise bitince babası konfeksiyon atölyesinde işe sokmuş, zorla. Zanaat öğrensin, eli ekmek tutsun amcığın diye. Dertli yani o da anlayacağın. Sonra, Ali var. Askerden yeni geldi. Serserilik yapmasın artık, askere gitsin de adam olsun diye onu da askere yolladıydılar. Kafa yarım geldi piçin. Dağda savaş mavaş yapmış. Arada kafa oldu mu anlatır: “Şöyle adam kestim, şöyle doğradım, kralıydım lan dağların!” diye. Ama biz biliyoruz da belli etmiyoruz işin aslını. Bir gün, bunların karakola baskın olmuş. Ortalık toz duman. Dört saat sürmüş. Bizimki ortalıkta yok. Önce öldü sanmışlar. Sonra komutanla bunu dolapta bulmuşlar. Korkmuş bizim zavallı. Ne bilsin? Bizim burda gördüğü manca sustalı sallama... Koca koca mermileri görünce altına sıçmış. Yediremiyor da anlatıyor işte. Bu da gidik anlayacağın. Ben de işte peder desen, sizlere ömür. Okul hak getire. Arada cigaralık işine girip yolumuzu buluyoruz. Bir de manita vardı. Gözleri ahu, afet-i devran. Onun da bende gönlü vardı da, başkasına verdiler. E biz fakiriz ya amına koyayım. Napsın, gelsin bizle sürünsün mü? Neyse işte öyle dizilerdeki gibi değil bura. Her gün dert her gün kahır. Başkasının zoruyla bi tarafından bu boktan hayata tutturulmaya çalışanların hüznü. Öyle yuvarlanıp gidiyor işte.
Kafa dağıtmaya desen arada Taksim yaparız. Bi mekana gitsek, göt oğlanı güvenlik almaz. Tipimiz bozuk ya... İki manita kesecez altı üstü ha. Mekanın ortasında tutup sikecez sanıyor herif. Gerçi arada insafa geldikleri oluyor ya da bi şekilde giriyoruz. Sonra içerde dallamanın biri çıkıp illa arıza yapıyor. Sonra karga tulumba tekrar dışarı. Dışarıdan içeriye giremiyoruz amına koyayım. E sonunda biz de kestik ufaktan ayağı. Allah'a da gitmiyor yolumuz. Ben zaten çoktan kestim ilişkiyi. Samimi değilim yani. Yoksa orada dursun. Bir gün dedm: “E artık yapacaksan yap Allah'lığını, daha ne kadar bekleyeyim. Sürünüyoruz görmüyor musun?” Baktım ses seda yok. Aynı tas aynı hamam. Ondan sonra ben de dedim: “ Yok arkadaş bundan sonra meraba, meraba”, o kadar.
Bir gün, yine bizim köşede yapıştırıyoruz üçlüyü. Kafalar gidik. Konu konuyu açtı. Olacak gibi değil. Nerden çektiysek batıyoruz amına koyayım. Göt hep açık. “Şu hayatta bir biz miyiz?” dedik. “Bir bize mi taşı toprağı kelek İstanbul?” Bir bize kelek. Bir biz, sik elimizde doğmuşuz.
İlk fikir kimden çıktı bilmiyorum. Sonra herkes onayladı. Birbirimize baktık, dedik “Ortalığın anasını sikeceğiz.” Ertesi gün yine cigaralıkta sekiz kişi varız. Biz de böyle. Yapacağız dedik mi yaparız. Ben, Ali, Horoz, Laz, Tevfik, Rıfat, Kerim bir de Kerim'in kardeşi civan. Biz ona öyle deriz. Hepimizin en küçüküğü, en mangalıdır civan.
Herkes babalığını falan ne bulduysa almış gelmiş. 6 şarjör, 4 tabanca varç. “Piii!” dedim. “Bu akdar mıyız?” Kahveye gidip eskilerden bi abiyi bulduk. 4 tabanca daha, 7 de şarjör. Rica minnet, “Akşam getiririz abi, ufak bi iş” deyip çıktık. Çıktık ama ne yapacağımızı kimse bilmiyor. Ben dedim herhalde mafya falan kurarız. Taktık belimize, yürümeye başladık. Herkesin yürüyüşü değişti tabi. Gözü parlıyor. Belde emanet durunca... “Hah şöyle “ dedim. Horoz lafa girdi “Hadi ortalığın anasını sikecek bir yer bulalım.” Kerim: “Bulalım amına koyayım.” Yürümeye başladık. Büyük bir alışveriş merkezi var bizim burda. Hemen daldık içeri. Herkes sarhoş gibi. Ne yaptığını bilmiyor. Cigaradan mı bilmiyorum. Ama ben hiç bi cigaralıkta bu kafayı yaşamadım. “Sikecez ortalığı!”
Kapıda güvenlik, göt göt bakıyor. Tam ağzını açıyordu, Laz çekti silahı, gözü kıpırdamadı. Bizim göt yerde. Dedim “ Oğlum naptın?” Dedi “Kral biziz bugün, filmlerdeki gibi.” İşte şimdi semtimiz filmlere benzemeye başladı. Şimdi, dünyanın çevirip çevirip siktiği, yalama götler, ortalığın anasını sikecek.
Kimse “gıkl!” demedi. Demiştim, bizde böyledir. Bir yola çıktık mı, ucunda ölüm de olsa geri dönüş yoktur. Baktım karşıdan zengin lavuğun biri koşuyor. Piç! “Taşaklara dört kurşun? Ölü!” Meksika uyuşturucu liderlerinden birinin oyunuymuş bu. Çığlık atarak fahişenin biri önümüzden koşarak geçiyor. “Memelere bir kurşun? Belirsiz.” Bu bizim tilkiydi. Bağırdı “Serseri ha! Amını siktiğim” Alışveriş merkezinin marketine daldık. Niye daldık, nasıl oldu anlamadım. Kimse konuşmuyor, herkes aynı şeyi yapıyor. Kafaya bak! Baktım Laz, kasalardan birindeki hatuna gitmiş, paraları istiyor. Bir yandan da msn adresini veriyor. “Ulan lavuk!” Ben de öbür kasaya gittim. “Paraları poşete koy sikerim belanı!” Kasanın altından ellerini kaldırarak, bir manita çıktı. Masmavi gözler. “Öhöm, lütfen kasdaki paraları verir misiniz, sevgilim?” Şimdi gerçekten kibar oldu. “Kafanıza silah doğrultmayı gerçekten istemezdim ama işte görüyorsunuz...” Yerde yatanları gösterdim. Hemen paraları poşete doldururken, söylediklerimle ilgilenmiyor gibiydi. Korkmuş tabi. Yoksa neden ilgilenmesin? “Farkındayım yeri değil ama gözlerin beni uçuruyor. Eğer kabul edersen, ayağını Doğan'dan Şahine' değdirmem. Benimle evl...” Teklifimi bitiremeden kafası güm! diye patladı. Bu gerçekten ayıp oldu. Yani, benim gibi kibar biri, birine kibarca yaklaşıp (lan bile demeden) evlenme teklifi ederken kafanı patlatmakta neyin nesi? En azından bitirmemi bekleseydin. Tilki'nin silahından duman çıkıyordu hala. Bir tane de göbeğine sıktı. Dan! “Serseri ha!” Bu herif harbiden takıntılı. Tam evleniyordum lan. Yapılır mı? Gerçi hatunun bağırsaklarını dışarıya fırlamış görünce soğudum birden. Kızamadım bizimkine.
Bu sırada bizimkiler durmuyor, ortalığın harbiden anasnı sikiyor. İnsanlar çığlık çığlığa. Kan revan. Saate baktım. Tam 14 dakikadır ortalığın anasını sikiyoruz. Dört poşet dolusu parayla koşmaya başladık. Diğer iki poşet de “Damadın kardeşi civandan!” Poşetleri kaldırıp aynen böyle bağırdı. Gülüyor piç. Hepimiz gülüyoruz. Tam deli gülüşü. Koşarken, iki kişi karşıdan koşarak çıkmaya çalışıyor, bir anda yere yığıldılar. Bizimkiler mermiyi bol buldular saçıyorlar amına koyayım.
Kafamda tamamen rakılı, peynirli, kemanlı şenlik var. “Aksaray'ın paket paket taşları!” Tam kapıdan çıkarken, yerde yatan göt güvenliği gördüm. Bir tane de ben sıktım puşta. Her şeyin bu piçin yüzünden başladı. Kapıdan çıkım.
İşte tam bu anı filmlerden hatırlarsınız. Bir elimde poşet dolusu para, öbür elimde tabanca. Kapının önünde yüzlerce polis. O kadar olmayabilir. Muhtemelen abartıyorum. Her şey ağır çekim. Kafamı bir çevirişim en az yirmi saniye. Polis arabalarının lambaları. Yüzlerce namlu bana çevrilmiş. Muhtemelen abartıyorum. Asfalt ayağımın altından kayıyor. Bir saniye sonra gözlerimi bir açtım, gökyüzü. Masmavi. Güneş'in de dibi. Vay amına koyayım! Yanağımdan girdi kurşun, yuttum. Neredeyse kafamdan vuracakmış orospu çocuğu. Filmde olsaydı mermiyi ağzımla yakalamıştım. Ama merak edenlere söyleyeyim: Merminin tadı harbiden bok gibi. Umduğum gibi değil en azından. Ama bir şey söyleyeyim mi, çok rahatladım. Yüzümdeki gülümsemeyi görmeliydiniz. Sanki birazdan tacımı takacaklar. “Vakit vakit, incelen vakit.” Her şey işte bu kadar çabuk oldu ve bitti. En azından benim için. Ağımzdan çıkan son söz, şu olmuş, gülümseyerek: “Kral biziz amına koyayım.” Duymuşlar. 

HÜLAGÜ LEBLEBİ

22.08.2012

SORU ve CEVAP ya da TAM TERSİ

Ellerini uysal bir biçimde dizlerinin üstüne tutmuştu. Bir elini kaldırdı ve belime yaslı olarak sıkı sıkı tuttuğum otomatik silahımı işaret etti:

''Sizin cinsel organınız bu!''dedi.

*

(...) Yaşamı reddediyorsunuz, bütün eylemleriniz bunu kanıtlıyor. Hiçbir şeyinizin eksik olmadığı bir yuva yerine, raslantılarla dolu bir serseri hayatı tercih ediyorsunuz. (...) Artık bittmiş olan -ölmüş olan- yasadışı devrimcilik geleneğini neden yeniden canlandırmak istediniz? (...) Mazlumlara yardım etmek için mi? Hem hakiki bir neden hem de bahaneydi. Temelden inkarcı tavrınız size ölümü aratıyor. Üstelik, ölmeye en çok kararlı bireylerin kendilerini öldürmekte tereddüt ettikleri de çok sık görülür. Mesela Lacenaire'nin durumu böyleydi. Kendi ölümü hakkında kararsızdı, zehiri ve boğulmayı estetik nedenlerden ötürü istemiyordu, sonunda demirde karar kıldı ve korkunç bir mizah gösterisi yaparak giyotinin satırını seçti. Sizin yaşamınız da Lacenaire'inki gibi , uzun ve zarif intihardan ibaret oldu.(...) Gloria'ya karşı hissettiğiniz şiddetli aşk sizi sürekli olarak travmaya soktu. Gloria kim? Sizden başka bir ayarda yaşadığı ve evli olduğu için ulaşılmazlığına hükmettiğiniz bir kadın.(...)

Boğuk bir gürleme çıkardım:

''Susun!''

(Leo Malet-Hayat Berbat)

***

"İşte böyle bir süreçte herhangi bir militanı örgüte kazandırdığınız zaman ve bu insan düşmana karşı ilk kurşunu sıktığı zaman, ilk önce kendisini öldürür. İlk kurşunla birlikte militanın köle kişiliği, ezik kişiliği ölür. İlk kurşun bunları öldürür. İnsan ilk kurşunla birlikte yeniden doğar. Yepyeni bir insan olarak doğar. Bu, artık kendine, ailesine, akrabalarına, halkına güven duyan bir kişidir.
Yarınına, geleceğine güvenir. Gelecekten beklentileri vardır. Kendini, düşmanın karşısında olağanüstü derecede küçümsemez. Düşmanını olağanüstü derecede büyük görmez, her şeyi yerli yerinde görmeye çalışır. Dostunu düşmanını ayırt eder."

(Franz Fanon-Yeryüzünün Lanetlileri)

21.08.2012

BİR BANKA SOYGUNU'NUN HAZIRLANIŞI - 2

Soyguncu-2'nin evinde iş çıkışı buluşmuşlardı. Soyguncu-2 yalnız yaşıyordu. Küçük yemek masasının etrafındaki 3 tahta sandalyeye oturmuşlardı. Her şey filmlerdeki gibi olmalıydı. Saatin geceyarısını geçip, etrafın sessizleşmesini beklediler. Planı yapan Soyguncu-1 birden çok kararlı bir şekilde ciddi ses tonuyla konuşmaya başladı. Arka cebinde bulunan 8'e katlanmış kağıt parçasını çıkardı, açtı, masanın üstüne koydu... ve çizimi gösterdi.

-Bakın beyler, burası Merkez Bankası.
-...
-...

Soyguncu-2 ve Soyguncu-3 şaşırmış bir şekilde Soyguncu-1'e bakakaldılar.

-Şaka lan şaka, bir sikim değil...

Güldüler.

Soyguncu-2 kağıdı buruşturup attı.

2: Hadi sikicem şakanı, ne anlatıcaksan anlat.

1:Şimdi bize 3 tane silah lazım. Onun için de para lazım. Merak etmeyin ben para işini ayarladım, silahları da ayarladım.

Soyguncu-1 silahları çıkarıp masanın üstüne koydu. Soyguncu-3 hemen bir silahı eline aldı. Öyle bir kavradı, tekrardan masanın üstüne bıraktı.

3:Ben kullanmayı bilmem.

2:Ben askerde kullandım. Ama 3 atış yaptım, hepsi de karavana. Başka da attırmadılar zaten.

1:Ben de Vietnam'da Amerikan Ordusunda savaştım. Biliyom bilmediğinizi amına koyim. Ben de keskin nişancı değilim zaten çok bilmenize de gerek yok.

(...)

1:Gireceğimiz yerin 1 tane güvenlik görevlisi var zaten. Bir şey olursa çıkartıp sıkarsınız herife. Ama amaç o değil. Amacımız mümkün olan en az hengame ile silahımıza davranmaya gerek olmayacak şekilde bir an önce paraları alıp ordan uzaklaşmak.

2:Aynen ne gerek var amına koyim

1:Tabi lan

3:Nasıl olacak o? Adamlar bize ''buyrun,soyun bankayı'' mı diyecekler?

1:Şöyle olacak. Güvenlik görevlisi hep kapıda durmuyor. Çoğu zaman makinadan numara vermek için, insanlara yardımcı olmak için içeride oluyor. İşte herif içeride olduğu bir anda üçümüz aynı anda içeri dalıcaz. Bir kişi silahı adamın alnına dayıycak, diğeri de silahla ense köküne bir tane patlatıp adamı bayıltcak.

3:Kim alnına dayıycak, kim patlatcak kafasına silahı?

1:Ben vururum ense köküne, silahı da bu (soyguncu-2) tutar.

3:Ben napcam?

1:Sen bi şey yapmıycan çünkü salaksın. Bayıltcam diye herifin kafasını patlatıp öldürürsün, Elinin ayarı yok.

2,1: HAHAHHAHAHAHHAHAHAHA (gülüyorlar)

3:Siktirlan

1:Sonra bunla (soyguncu-2) ben paraları çuvallara doldurcaz.

3:Onu da mı ben yapmıycam amına koyim?

1:Hee,evet. Sen doldurana kadar polisler gelir, kıçını kaldıramazsın.

2,1:HAHAHAHHAHAHAHAHAHAH(yine gülüyorlar)

3:Ben ne sikim yapıcam, gelmeyeyim bari amına koyim.

1:Valla ne yalan söyleyeyim, planı yaparken senin bir boka yaramayacağını farkettim. Keşke bu beceriksize söylemeseydim ikimiz yapardık dedim içimden.

2,1:HAHAHAHHAHAHAHAHAHAH( soyguncu-3'ün siniri bozuldu artık)

1:Ama iş işten geçti dedim , artık soygun yapacağımızı bildiğinden mecburen bizimlesin.

3:Hay sikim yapacağın planı ya.

1:Şaka bir yana sana en önemli görevi verdim ortak.

3:Ne lan, ne!?

1:Biz güvenlik görevlisini bayılttıktan sonra, silahını havaya kaldırıp bağıracaksın: '' ELLER YUKARI, BU BİR SOYGUNDUR! TERS BİR HAREKET YAPANI MIHLARIM! KİMSEYE ZARAR VERMEK İSTEMİYORUZ, BİZ ADS-ZAK ÖRGÜTÜNÜN MİLİTANLARIYIZ!''

3:Ne örgütü lan, sen bizi siktirmeye kararlısın galiba!

2: Harbi lan, örgüt nerden çıktı?!

1:Ulan saf herifler, ortaya bir örgüt ismi atıcağız ki hem zaman kazanalım hem de bizden şüpheleri azalsın. Nasıl olsa sicilimiz de temiz. Dikkatler başka yere çekilir.

3:Ne diycektim peki, neydi örgütün adı ?

1: ADS-ZAK!

3:Ne demek o?

2:Açılımı ne?

1: A-lemi D-erinden S-arsıcaz ! Z-enginlerin A-mına K-oyucaz !

1,2,3: HAHAHHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAH( sırayla anırdılar)








19.08.2012

BİR BANKA SOYGUNU'NUN HAZIRLANIŞI

                              “50 yaşında dünyaya bakışı 20 yaşındaki bakışıyla aynı olan adam hayatının 30 yılını boşa harcamıştır.” Muhammed Ali


SOYGUNCU:1)Hani derler ya; insan, zaman ve mekan düzleminde yaşar diye... Hakkaten öyleymiş. Ben bunu gecenin bir saatinde kafamı yastığa koymuş uyumaya çalışırken farkettim. Birden içime bir şey oturdu. Küçük bir hesap yaptım. Bulunduğumuz yıldan, doğduğum yılı çıkardım ve önümüzdeki 29 şubatta 29 yaşıma gireceğimi farkettim. Doğumgünüm 4 yılda bir olabildiğinden olacak belki de... Nasıl yaşlandığımın farkına varmıyorum. 29 yaşıma geldim ve hala aynı adamım. Hala bazı şeyler olmuyor. Neden olmuyor? Ben de bazı şeyleri yapamıyorum çünkü, korkaklığımdan... Bazı şeylerden korkuyorum. İşte o anda korkmak için pek sebebim olmadığını anladım. Sigara,alkol,fazla kilolar... En fazla 50 yaşına kadar yaşarım. 50'den çıkar 29'u... 21 sene kalır. Şurda 5 doğumgünüm daha var, sonra ölüyorum.

SOYGUNCU:2)Küçükken hep düşünürdüm: Yarın kıyamet kopacak olsa ne yapardım acaba? Gidip açılamadığım kıza onu sevdiğimi söylerdim. Ya da gider sevmediğim birine kötü bir şey yapardım. Döverdim falan... Şimdi düşünüyorum. Ulan ne vasat adammışım ben. Kıyamet kopuyor ulan kıyamet, insan bu kadar küçük düşünür mü? Yarın ortada parçalarımız bile olmayacak. Git o kızı sik, adamın da anasını sik. Neden korkuyorsun be salak herif? Cehenneme gitmekten korkuyorsan git 1 günde namaz kılmayı öğren bari... Ah ulan ah! Küçüklüğümden beri küçük düşünmeye alıştım. Geldim 32 yaşına hala küçük düşünüyorum. Senelerdir orda burda çalışıyorum, para biriktirecez de, ortak bulacaz da , bankadan kredi alacaz da küçük bir yer açacaz... Yok arkadaş ben vazgeçtim, herkese hayatta başarılar diliyorum. Ben küçük bir yer falan açmıyorum, küçük bir silah alıyorum ve büyük bir yer soyuyorum.

SOYGUNCU:3)Hapse mi düşeriz? Düşelim amına koyim. En azından akşam ne yiycez diye düşünmeyiz! Bir de o geçen gittiğimde yüzüme bakmayan veznedar var ya... Onun var ya aklını alıcam aklını, yavvvvvvşakkkkk!