Bizim Abdurrahim’i kafasından vurdular, beyni etrafa
savruldu. Bu arada adı Abdurrahim’di bizimkinin. Belli ki söylememiş. Söylemez
de zaten. Biz ona şişman deriz. Süper kahraman hesabı. Şişman piç. İki yüz kilo
var herhalde. Bizim burada da torbacılık yapıyor. Öyle bakmayın arada sırada
dediğine. Tekmil müptezel amcık. O yüzden kahraman. Sivil hayatta uçmuyor ama
kafa güzelken gör, piii! Onu siktim, buna kaydım… F-16 pilotu mübarek. Kesin şu
sevdiğimi el aldı geyiğini de yapmıştır. Yaptı değil mi? Piiiiç! Hikaye amına
koyayım. Bir gün bunun kafa yine taşşak. Hatunun biri geçiyor sokaktan. Şöyle
bir dönüp bakmış. Bizim Şişman da tutturdu “Aga bundan sonra bu benimki” diye.
Öğrendik kız nişanlı. Dedik “yapma, etme.” Bir ay sonra düğün. Kız evlendi. Dedi,
kaçıracağım. Kızın da haberi bile yok bizimkinden. Neymiş? Bir kere bakmışmış.
Yalancı pezevenk. Ama şimdi doğruya doğru, delikanlıdır. Ona laf yok. Şimdi
anlatamayacağım, çok güzelliği olmuştur bana.
Kapıdan
tam çıktık, önde şişman, arkada ben. Diğerleri arkamızdan geliyor. İki tane
polis arabası durmuş kapının karşısında. “Elleri kaldır! Ellerini kaldır!” diye
bağırıyor. Şişman dondu kaldı. Kıpırdamadan duruyor öyle, ağzı açık. Bu
dünyanın bir kuralı vardır, durup bekleyeni affetmezler. İki saniye sonra
dünyadan bir yağ tulumu daha eksilmişti. Beynini uçurdular. Önüme düştü. Tabii
bizimki harbiden şişman olduğundan, önde siper gibi duruyordu. Yere düşünce ben
de eğildim. Sipere yattım anlayacağın. Nasıl o anda akıl ettim anlamadım, bizim
ölü lavuğun silahını alıp, gerisin geriye topuk. Hep beraber koşturuyoruz. “Nereye!”
Arkada malların giriş-çıkış yaptığı bir kapı daha varmış, oraya! Şimdi bu
polislerin de işi gücü yok ya, doluşurlar buraya. Yok yere ekşın. Kapıdan
çıktık.
Hemen
orada ikiye bölündük. Ben, Ali’yle fırladım. Bir baktım, polisler köşeyi
tutmuş. Hemen solda otoparkın oraya hamle ettik, burayı da tutmuşlar. Sikeyim
böyle işi. Yemin ediyorum işi gücü yok bu polislerin. Ulan dışarıda bir sürü,
hırsız, uğursuz var. Onların peşine düşsenize amına koyayım. Sanki biz
teröristiz!
Çıkış
yolu yok. Çatışacağız. Çektik silahları. Başladık döktürmeye. Özel tim, mözel
tim… herkes burada lan. Hahhahah! Film gibi resmen. İyi de nişan alıyorlar ha.
Biz de öyle işte havaya, toprağa… Bir döndüm Ali arkama pusmuş, titriyor. “Lan
oğlum sıksana sen de. Sikecekler bak belamızı.” Cevap yok. Gerçi onunda suçu
yok, kafamızı çıkaramıyoruz. Otomatik makinalılarla, taşı deliyorlar. Bir ara
bir kurşun yağdı üzerimize, dedim, rahmet yağıyor. Nasıl toz, toprak kalktı! Bir
daha döndüm, Ali yatıyor. Kan revan. Altını da ıslatmış. Kaldık mı bir
başımıza. Yarım akıllıyı yanına alırsan böyle olur. Öyle ölünür mü lan hemen?
İki kurşun sıksaydın. Bak bana!
Artık
gözüm bir şey görmüyor. Duvara dayandım. Tek elim dışarıda, sıkıyorum. Nereye
giderse… Şarjör bitiyor, değiştiriyorum, sonra yine sıkıyorum. Hay anasını
sikeyim! Ulan Şişman! Niye öldün lan!
Deli
sikmiş gibi mermi yağdırıyorum…
Amına
kodumun Şişman’ı! Ölürken en son “koyayım” mı, “amına mı koyayım” öyle bir şey
dedi. Hala koyuyordu demek piç!
Resmen
kurşun sikiyorum. Dan! Dan! Dan! …
Deli
meli seviyordum. Gözümün önünde öldün lan!
Şarjör
değiştirirken bir baktım elimdekine, Şişman’ın silahı! Daha iştahla sıkıyordum.
O ne
lan? Ne oluyor bana! Bir dakika! Niye ağlıyorum lan!
Bir
yandan sarsıla sarsıla ağlayıp, bir yandan da her küfre bir mermi! Her küfre
bir mermi! Amına koyayım!
* * *
Gözlerimi
bir açtım, beni bir odaya almışlar. Sandalyeye oturtup, ellerimi de arkadan
bağlamışlar. Takım elbiseli –ama kravatsız- üç beş herif dolanıyor. Kim lan bu
herifler? Sikmeseler bari!
“Aha
ayıldı, ayıldı lan!” diye birbirlerini dürtüp beni gösteriyorlar. Ayaktakilerden
biri geldi yanıma. Eğilip, çenemden kafamı kaldırdı. Evet, gözlerimin içine
bakarak tam olarak şöyle dedi, galiba, “Uyandınız
mı haşmetlim?” Hemen ardından suratıma bir koydu! Anam, o ne yumruk! Ben
hayatımda böylesini yemedim. Sandalyeyle uçtuğum gibi tekrar bayılmışım.
* * *
“Konuş
lan! Kimsiniz siz?”
“Vallahi
kimse değiliz abi!”
“Lan
oğlum dayağa doymadın mı? Söylesene adınız ne, kimsiniz?”
Ulan
saatlerdir, yediğim dayağın haddi hesabı yok. Bir de tutturmuşlar “kimsiniz?”
diye. Adımı söyledim bir daha dövdü. “Benim adım Laz, abi” dedim, “Kod adın Laz
mı?” dedi. Kod adı ne lan? “Mahallede arkadaşlar öyle diyor abi” Çat! Bir tokat.
“Abini siktirtme bana!” Pat! Bir yumruk. “Örgütün adı ne lan!” Bir sol kroşe!
Dişlerim ağzımda. Bir aparküt! Dişler boğazda!
“Cepheli
misiniz? Partili misiniz? Köylücü müsünüz? Allahsız mısınız? Kimsiniz ulan!”
Ne
bağırıyorsun lan kulağımın dibinde? Kimseyiz biz! Çirkiniz! Yoksuluz! Yoksunuz!
Modadan anlamayız! Kahve içmiyoruz! Şarap çeşitlerini bilmiyoruz! Tırnaklarımız
pis! Gövdemiz terli!… Dünyanın, en sikik mahallelerinde yaşayan, rantın
kurbanı, raconun elinde… Memleketin en rezil işlerinin reva görüldüğü, üstüne
bir teşekkür bile alamayanlarız abi. Sen onca pis işi yap, insanlar seni
görmezden gelsin. Görünce tiksinsin. Biz yokuz abi. Biz hiç kimseyiz. Sonra,
niye bu kadar sert vuruyorsun abi. Başım ağrıyor. Babamdan bile bu kadar dayak
yemedim lan ben! Hay amına koyayım. Yine ağlamaya başladım lan. İyice topoş
oldum… Kimse sormadı bugüne kadar “Aga sen kimsin hele” diye. Şimdi gidip,
beş-on zengin piçini vurduk diye polis dikkate alıyor bizi. Demek beş-on daha
götürsek… Yok lan en iyisi, şu kodomanların gökdelenlerinden birini havaya
uçur, iyice reklam yap! Aloo, yaşıyoruz biz! Buradayız amına koyayım! Aynı
şehirde! Vay anasını, resmen dayak yedikçe kafam açıldı ha! Bir iki tane daha
vur abi! Yalnız şu ağlama meselesini çözmek lazım. Bir ağla, bir bayıl, bir
ağla, bir bayıl! İyice yalama olduk! Ne lan bu!
“Lan
yavşak! Ne bakıyon suratıma mal mal! Napacan lan? Hı? Hı?”
Saçımın
diplerinden tutup çekiyor piç. “Aaaah! Laaan! Dur! Tamam!” Durdu. Suratıma
baktı. “Tamam söyleyecem, yeter ki dur! Ben hayatımda böyle dayak yemedim!”, “Lan
kes de zırlamayı söyle! Ne örgütün adı, kimsiniz siz?”, “Abi biz…bizim…örgüt”, “Lan!”,
“Alemi derinden sarsacağız!”, “O ne lan!”, “Örgütün adı abi. Alemi Derinden
Sarsacağız!”, “Güzel!”
Bu kadar mı lan? Bu muymuş?
Sonunda bitti lan. Dayak yok ha! Bir daha böyle bir işe kalkanı siksinler. “Güzel!
Demek sarsacaksınız? Şimdi söyle bakayım, örgütün başı kim, diğer eylemleriniz
neler?”, “Ne!”, “Alemi derinden sarsacağız… Anlat bakalım örgütü.”
Hassiktiiiir!
* * *
4-5 gün oldu, beni hala kodeste tutuyorlar. Ne gazete, ne
televizyon, ne cigara… Bir başıma bekliyorum öyle. Sonra birileri geldi, bir
zaman sonra. Kapıyı açtılar. Bir de baktım, Civan. Gözlerim yaşardı. Bunu da pis
dövmüşler. Ağzı, burnu yamulmuş. Hoşbeş, sarılmalar falan. Sonra anlatmaya
başladı. Herkes memlekette bizi konuşuyormuş, ADS terör örgütü diye. Tevfik’le
Horoz’u vurmuşlar. Kerim’le Tevfik’den de haber yokmuş. Onları da öldürmüşlerdir
diyor. İşte tam o anda beynimden gıcırtılar geldi. “Ne yaptık?” ilk o an
anladım. O da fark etti yüzümden. Birbirimize baktık. O gün hiç konuşmadık.
Ertesi gün de. Sonraki gün, saat kaç bilmiyorum. -Nerden bilecem, ne güneş var,
ne ay!- Civan konuştu: “Alemi Derinden Sarsacağız ne amına koyayım!”, ”Ne
bileyim lan aklıma ilk o geldi.”, “Aklına sıçayım. O ne lan öyle!” Tam “keşke
söylemeseydim, pişmanım, çok pis dövdüler” diye ağlanacakken: “Ben olsam “Kovboylar”
falan derdim. “Nasıl”, “Çekilin yoldan,
vahşi batıdan geliyorlar, ananızı sikecekler”, hesabı.” Göz kırptı, gülmeye
başladı. Nasıl kahkaha atıyor anlatamam. Sonra ben de tutamadım koyverdim.
Kaç saat
kahkaha attık bilmiyorum. En son yapacağımız şeyi en son yaptık. Çok güzel
güldük, üstüne de bir sigara. Civan: “Sence artık bitti mi?”, “Yok daha değil.”,
“Nasıl?”, “Çünkü, herkes daha cezasını bulmadı. Yine, düzülmekten beli bükülmüş
güneşe hasretler dellenir. Ortalığın anasını sikerler.”, “Çıkınca mafya
kuralım.”, “Kuralım anasını satayım!”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder